Yunus çağlar öncesinden seslenerek insanlığın buhranının kendi hırsı, kibri, kini, zulmü ve öfkesinden kaynaklandığını tespit ve teşhis etmektedir. Tedavi, teşhisin içindedir. “Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz” hikmeti, evrensel ve günceldir.
Yunus, dünya hayatında mutlak sonun ölüm olduğunu, bundan kaçış olmadığını fakat ölümden öğrenmek ve ibret almanın mümkün olduğunu düşünür.
Ölüm hayatın ikiz kardeşidir. Hayat var oldukça ölüm de olacaktır. Yunus bu evrensel hakikati, en yalın ve berrak bir şekilde betimlerken insanlığı bilince ve metafizik bir aydınlanmaya davet etmektedir.
İşbu söze Hak tanıktır, bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide, kafesten kuş uçmuş gibi.
Can ve ruhun ten kafesine konuk olması, buranın gelip geçici olduğunun ve burada belli bir misyon ve müddet için bulunmakta olduğumuzun en yalın ve en ihtişamlı ifadesidir.
Ölüm haberi gelmeden / Ecel yakamız almadan
Azrail hamle kılmadan / Gel dosta gidelim gönül.
Ecel gelmeden ölmek veya ölmeden önce ölmek, insanoğlunun kendisini kin, nefret ve hasetten öldürerek aşkta diriltmesi şeklinde betimlenebilir.
Yunus buna; “ölmezem gayrı” der.
Artık burada insan nefsaniyetten ölmüş, aşkullah’ta dirilmiştir.
Aşk gelicek cümle eksikler biter
Bitmez ise ko ki kalsın nolisar.
Aşk varlığı birler! Aşk kaosu ve karmaşayı düzene kor! Aşk kin ve hasedi muhabbete tebdil eder!
Yunus Emre’yi bugün için ve bugün adına okumak ne demektir? Bu soruyu yeniden sorarak toparlamak gerekirse; onunla birlikte yaşamamız gerektiğini fark ediyoruz. Çünkü Yunus okumaktan murad, onu anlamak ve onun temsil ettiği değerler alanına katılmaktır. İnsan olarak yaratılmış olmanın bitmiş tamamlanmış bir statü olmadığının bilincinde olmak ve tamamlanmaya çalışmaktır. Dolayısıyla Yunus bize hem dilimizi, hem dinimizi hem de insanlığımızı hatırlatıyor ve yeni baştan öğretiyor. Onun nazarında millî olanla, dinî ve insanî olan birleşiyor. Onu anlamaya çalıştıkça hem kendimizi, hem ötekini hem de yaratılanı anlıyoruz. Yunus öyle bir rahmet pınarıdır ki onu anladıkça varlığı da anlamaya çalışıyoruz.
Kimsenin kimseyi dinlemediği ve milyonlarca insanın psikologlara koştuğu, sakinleştirici ilaçlar kullandıkları bir dünyada yaşıyoruz. Yunus öğretisi burada da devreye giriyor ve insanı insanla tedavi ediyor. İnsanı dostlukla, aşkla ele alıyor. Böylece Yunus’un bizi götürdüğü yer de aydınlanmış oluyor. O da aşktır, şevktir, dostluktur, barışır, selamettir ve bunlar da dünya durdukça insana gerekli olacak temel değerler ve erdemlerdir.