O’nun vahy ettiği an bir delil isteyenlere..
Biliniz ki, size mahremiyeti ap açık gösterecek, göğsü sıkılan ve kürsüden geleni göğsündeki kitapta toplayan O’nun o kulu hâlini herhalde size sunacak değildir..
O bazen yumuşak bazen sert gelenleri taşıyabilmek ve göğsünde toplayabilmek için tertemiz kalır. Eğer O’, onun sadrında o genişlemeyi yapmasaydı O’ ona vahyedebilir miydi?..
Biliniz ki, her şeye vekil olan kendinizi mi sanıyorsunuz? Rabbinden gelen gerçektir..
Derler ki, “geleni nasıl yazar”..
Biliniz ki, işte bu düşüncelerini körleştirenlerin sualleridir. Onlar zahirle meşgul olup şekle takılırlar. Kelâmın gelişinin şekli seni neden ilgilendirir. İcat ettikleriniz O’nun aklının ürünüdür. Yarattığınız ve yaratacağınız her şey mutlak vardır. Tasarladığınız her şey ezeli ve ebedî zekadan feyz alır. Sonradan gelen hiç bir şey Allah’ın mutlak varlığının yerini alamaz..
Biliniz ki, şeylerin varlık sebebi O’..
Şimdi siz “ona gelen nasıl geliyor ve o gelenleri nasıl aklında tutuyor da yazıyor” diye düşüneceğinize kalp latifelerinize yönelin de kalplerinizi ona O’nun nûr’u düşecek kadar temiz tutun. Bak O’nun o dost ve halîmine ki hiç söz ederler mi bunlardan. Onlar büyütmezler ve sadece geleni aktarırlar. “Onlar nasıl aktarıyorlar’ diye düşüneceğinize, “bu bizim başımıza gelen akış ne büyük bir nimettir, Allah’ım benim de göğsümü aç da kelâmını işitebileyim ve dostlarınla bütünleşeyim” diye dua et, onlar size gönderilmiş peygamber değildir. Onlar kalp latifeleri açılmış O’nun Sevgili’leridir. Onlar kelâmı işiten O’nun veli kullarıdır. O’, katından onlara bir rahmet verdi. Biliniz ki, bu rahmetin iniş şekli size gizli bırakılmıştır. Siz üzerinize düşen kelâmı işitin yeter..
Biliniz ki, Allah Vekil’dir, gizli ve açığı bilen ve bildiren sadece O’dur..HŞY

