Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmuştur;
“Ben ilmin şehriyim, Ali de o ilmin kapısıdır. Kim ilim isterse o kapıya (mürşid) gelsin.”
Hz. Ali (k.v.) efendimiz de;
“Şu (Kur’an) Allah’ın suskun kitabıdır. Ben ise Allah’ın konuşan kitabıyım.”
Diye buyurmuşlar ki Muhammed’Ali tarikin ledün ilmi vücûd bulagelmiş..
İlim öğrenmek, ilim irfan sahibi olmak gibi kullanımlarla karşımıza çıkan ilim kelimesi, çoğu zaman bilim sözüyle karıştırılmaktadır. Ancak ilim, bilimin daha ötesinde ve üzerinde bir sözcüktür..
İlm-i Ezel olarak da bilinen ilim sıfatı, Allah’ın kainattaki her şeyden haberdar olması demektir..
Ledün ilmi Allah’ın dilemiş olduğu (Havas-ül havas) kullara vermiş olduğu, olayların arkasında yer alan sırları ve bunula birlikte gayb bilgilerini de bilme yeteneği şeklinde tabir edilir. Kehf Suresi içerisinde 65. Ayet kapsamında, Hz. Hızır’a Allah katından rahm’et şeklinde ledün ilminin verilmesinden söz edilir..
Havas ilminin kaynağı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. Bakara Sûresi 102. ayetinde bahsi geçen Harut ve Marut isimli iki melek aracılığı ile Peygamberimize Allah tarafından öğretilmiştir..
Havas “bir nesneyi diğerlerinden farklı ve üstün kılan nitelik” anlamına gelen hâssa kelimesinin çoğulu olup genellikle avam karşıtı olarak “seçkin kişiler” mânasında kullanılır..
Ledün ilmi Allah’ın dilediği (seçkin) kullarına rahm’et olarak verdiği bir ikramdır. Okuyarak ya da eğitim alarak ledün ilmine ulaşılamaz. Tasavvuf ehline göre silsiye-i tarikte mürşid yönlendirmesi ve yönelinmesi ile safiyetli düşünceyle hass’as kalplerin Allah’ı bol bol zikretmekle yumuşaması ve bazı sırların kendine açılması mümkün olabilir..
Kesbî ilimlerde yani ilmî kazançta ilerlemek istiyorsan safiyetli düşünceden gönlüne oradan ruhuna tarik eyleyeceksin yani özüne bakacaksın, iç var’lığına hak’ikat’ten dönük olacaksın..