Biliniz ki, hak ol, doğru ol, düşüncende dosdoğru ol..bir o yana bir bu yana yalpalama..
İçinden geçmeyen düşünceleri söyleme, söylediklerin içindekilere uysun. Biliniz ki, sev ama doğru sev. Sevmek diye kendini sevme, kendini “seviyorum”, diye kandırma..
Sevmek bir yüce histir. Biliniz ki, sevince anda yüz bin kere vuslat yaşarsın. O el’halîm ol’an topluluklara sessizce ve sakince girerdi. Amacı sadece dostu dinlemekti, o dostu konuşunca onun gözlerinden içeriye girerdi. Dostu onu içeriden âlemlere götürürdü de bu hâlin tezahürü bir başka ana devredince her ikisi de orada aynı yerde görüşürdü. Hakikatte ne diyarlar gezerlerdi. Herkes onları orada oturur bilirdi..
İşte birin diğerinin içinde ve dost gönlün gönlünün içinde O’nun varlığına sınır yoktur. Biliniz ki, inancın cevheri sadrındadır. O’, emir edince ilk önce sadr açılır, o açılmadıkça senin için küfür ve inkâr ile dolar ya da faydasız bir et seviyesine düşersin. Kalpten söz edersiniz de siz henüz sadırlarınızı açmadınız. Kır o kabuğunu da girsin O’nun ışığı içine. Biliniz ki, O’nun ışığının ilk bahşedeceği akıl O’nun nurudur ki yürek denilen et parçası değil, kalptir o. İmân’ın akıl ile ineceği mahâl burasıdır. Akleden burasıdır, düşüncenin derinleşeni buradadır..
Biliniz ki, o kalbin de bir dışı vardır, bir zar gibidir o. Muhabbetin mahallidir o. İlk önce oraya düşer muhabbet ışığı, iki ucu birbirine çeken kuvvet ayan edince kendini sende temaşa başlar. İçeriye doğru bir gidiş başlar. Başlama ile an aynıdır orada. Kalbin gözü görmeye başlar ve biliniz ki, gözünle gördüğünü kalp yalanlamaz ve bil ki kalbinin içinin de içinde ulu bir aşk başlar. Bu aşk yok eder, ne varsa yıkar, gönlü viran eder. Burada artık tek bir sevgi var ve bil ki o içinin de içinin de içinde öyle bir nokta vardır ki, gözle görünmeyen ama görünene sonsuz gelen..
İşte ledün oradadır..
Ve bil ki bu keşfe tabidir. Burada melekler bilmez ama sen bilirsin ve bil ki kalbinin içinin de içinin de içinin de canı olan bu nokta senin hakikatin..
İşte sen herşeyi oradan bilirsin..HŞY

