Allah’ın adaleti insanoğlunun nefsî hukukunun üstündedir..
İnsanoğlu nefsine gelen yaşamsal haller içeren anlayışlar ile ilgisini kesmelidir. Bu haller dünyevi, şahsi maddesel çıkarlar saltanatı içermektedir. Masiva/dünyevi çıkarlar için adalet zedelenir, haksızlar haklı olarak gözetilir. Fakat O’ Hakk ki haklıyı görür/bilir ve er geç ortaya çıkartır. Hak’ikat’ten haksızlıkla karşılanana nefsi çıkar için davranılmamalıdır/savunulmamalıdır. O zaman Allah’ın kudretli adaleti yerini bulacaktır..
2/67
Bir zaman Mûsâ kavmine, “Allah size bir inek kesmenizi emrediyor” demiş; onlar da “Bizimle alay mı ediyorsun!” demişlerdi. Mûsâ, “Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım!” dedi.
Eski Mısır’da canlı hayvanlara tapılma vardı. Bunların en önde geleni “İnek”ti..
Firavun’un sarayının önünde inek (Apis) heykelleri mevcuttu. Firavun’un saltanatını inek heykelleri temsil ediyordu. O gün o topluluk ki çoğu İsrailoğulları Firavun’un maddesel saltanatına itaat ediyorlardı..
Allah Firavun’un bu düzeni kabul etmiyor ve Hz. Musa aracılığı ile Firavun’a dönük olan itaatlarının ilişkisini kesmelerini istiyordu. Allah o sembol üzerinden işaret ederek onları cahilliklerinden dolayı uyarıyordu, ki bundan dolayı Hz. Musa bu sözü söylemiştir..
2/68-69-70
Bizim adımıza rabbine dua et de onun nasıl olduğunu bize açıklasın” dediler. Mûsâ dedi ki: “Allah şöyle buyuruyor: ‘O, yaşlı da değil düve de değil; ikisinin arası bir inek olacak.’ Haydi, size emredileni yapın.”
Bizim için rabbine dua et de renginin nasıl olacağını bize açıklasın” dediler. Mûsâ, “O buyuruyor ki: Rengi parlak sarı, bakanların içini açan bir inek olacak” dedi.
Yine, “Bizim için rabbine dua et de onun nasıl bir şey olduğunu bize iyice açıklasın; çünkü bu sığır bize ayırt edilemez geldi; inşallah doğrusunu buluruz” dediler.
İdrak etmeyen o topluluk daha detaylı bilgi istiyorlardı. Hz. Musa idrakları oluşsun diye tarif ediyor, Allah’ın emrini yerine getirmelerini istiyordu ve daha detaylı açıklamalarda bulunuyordu..
2/71
Mûsâ, “Rabbim şöyle buyuruyor, dedi: O, henüz boyunduruk altına alınıp yer sürmemiş, ekin sulamamış, serbest dolaşan ve alacası bulunmayan bir inektir.” “İşte şimdi doğrusunu anlattın” dediler ve ineği (bulup) kestiler, ama az daha (bunu) yapmayacaklardı.
Hiç heykel boyunduruluğa vurulur mu, tarla sürer mi, serbest dolaşır mı? Bu açıklamaları bir nebze idrak eden topluluk uyanışa gelerek o saltanata olan itaatkarlıklarının ilişkisini kestiler ve Hz. Musa’nın davetine uydular..
2/72
Hani siz bir adam öldürmüştünüz de bu hususta birbirinize düşmüştünüz. Hâlbuki Allah sakladığınızı ortaya çıkaracaktı..
O vakitlerde bir adam öldürülmüştü. Maktul ile katili savunanlar arasında tartışmalar çıkmıştı ki hakikati göremiyorlardı. Onlara asıl olayın neticesinin doğruluğunu Allah gösterecekti..
2/73
Sonra “bir parçasıyla ölüye vurun” dedik. Böylece Allah ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye size âyetlerini gösterir.
Hz. Musa’nın “ineğin bir parçasıyla ölüye vurun” demesinde bir mânâ vardı ki o da ilişiğinizi kestiğiniz o idrakınızın bir tarafıyla olayı hakikat tarafından gözlemleyin. Çünkü Allah bilinçlenenlere hayy’at verir, idrak edesiniz diye Resûl’leri tarafından sizin ru’hû varlığınıza tarik eyletir..
En doğrusunu Cenab-ı Hakk bilir, yâ Hû..HŞY