Tarama deneyiminizi geliştirmek, kişiselleştirilmiş reklamlar veya içerik sunmak ve trafiğimizi analiz etmek için çerezleri kullanıyoruz. "Kabul Et"e tıklayarak, çerez kullanımımıza izin vermiş olursunuz. Çerez Politikamız
Kabut Et
YabendeYabendeYabende
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Köşe Yazıları
    • Tasavvuf
    • Felsefe
    • Tarih
    • Kültür / Sanat
    • Diğer
  • İletişim
Okunuyor: Mevlânâ ve Yunus Emre’de Ötekine Bakış
Giriş Yap
Bildirimler Daha Fazlası
Font ResizerAa
YabendeYabende
Font ResizerAa
Arama
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Tasavvuf
  • Felsefe
  • Tarih
  • Kültür / Sanat
  • Diğer
  • İletişim
Giriş Yap
Bizi Takip Edin
© 2024 Yabende
Yabende > Yeliz Köse > Mevlânâ ve Yunus Emre’de Ötekine Bakış
Yeliz Köse

Mevlânâ ve Yunus Emre’de Ötekine Bakış

Yeliz Köse
Tarih: 19/03/2024
Yeliz Köse 496 kez okundu

Bütün dinlerin amacı insanoğlunun mutluluğudur. Özellikle İslâm dini insanın aklını kullanmasını ve bu sayede yaratıcısını keşfederek hayatını düzenlemesini teşvik eder. Her şey insanın kendinde başlar. Kendini bilen Rabbini bilir. Birey ilk önce kendini geliştirir sonrasında bu domino etkisi yaratarak etrafına yansır.

İslâm dini İbn Arabî, Mevlânâ ve Yunus gibi insanlara rehberlik edebilecek şahsiyetler yetiştirmiştir. Onlar Tek Hakikat’in ne olduğunu kavramış ve hayatlarını O’nun (Hakk’ın) ekseninde şekillendirmişlerdir. Tasavvuf erbabları diğer dinlerde karşımıza çıkan örnekler gibi ahirette ne olacağının hükmünü vermek yerine bu tarz konuları sahibine iade eder. Dışlamak ve ötekileştirmenin aksine onları sadece Allah’ın bir kulu oldukları, Hakk’ın bir parçasını yani üflenilen ruhu onlarda gördükleri için değerli kabul ederler.

Açık konuşmak yerine akılda kalıcılığı attıran sembolik ifadelere başvuran Mevlânâ dinlerin gayelerinin bir olduğunu savunur. Yollar ve yöntemler farklı olsa da amaç tektir. Ve gidilen yollara bakmak yerine maksada odaklanmak gerekir.

Nitekim Mevlânâ’nın konuştuğu bir toplulukta Müslüman olmayanlardan ağlayan, sevinen, türlü haller gösterenlerin olduğu gerçeği karşısında bunun nasıl mümkün olduğu sorulması üzerine o: “Yollar her ne kadar çeşitli ise de gaye birdir… Görmüyor musun ki Kâbe’ye giden ne çok yol vardır. Bazısının yolu Rum’dan, bazısının Şam’dan, bazısının da denizden Hint ve Yemen’dendir. Bunun için yollara bakarsan, ayrılık büyük ve sınırsızdır. Fakat gayeye, maksada bakacak olursan hepsi birleşmiş, hepsinin kalbi Kâbe hakkında anlaşmış ve orada bir olmuştur.” der. Başka bir yerde de daha açık ve sade bir ifadeyle “Her peygamberin, her erenin bir yolu yordamı vardır; fakat değil mi ki Tanrı’ya götürmede hepsi de birdir.” diyerek görüşlerini ortaya koyar.

Yunus Emre ise fani hayatı boyunca farklılıklardan çok benzerliklerin üzerinde durulmasını gerektiğini savunmuştur. Yunus’un engin gönlünde kendi kitabı, peygamberi, din kardeşlerinin yeri olduğu kadar diğer peygamberler ve onların ümmetine karşı da büyük bir sevgi ve saygı vardır.

Yunus’un düşüncesinde, tasavvufî düşünceyle birebir paralellik gösteren her şeyin kaynağının “Bir” olduğu, dinlerinde bu kaynaktan çıkması hasebiyle Bir’den çıktığı ve yine O’na yönelindiği gerçeği yatar.

Yunus, insanları şu veya bu dinden diye ayrı görmekten ziyade çeşitli dinlerin içinde, cahiller ve arifler olarak veya daha doğru bir ifadeyle Hakk’a âşık olanlar ve olmayanlar diye ayırmayı önemser. Onun nazarında esas ölçü, bir dine sözde ve zahiren bağlı olmak değil, içten içe Hakk’a âşık olmak ve bir Hak aşığı gibi yaşamaktır. Yunus, anlaşılması belki hakikaten güç gelecek şekilde, yetmiş iki milletten ayrı olarak, dinlerin içindeki, özündeki veya üstündeki bir “aşk dini”nden bahsetmekte, kendisi için, Aşk’ın, bir mezhep ve din olduğunu söylemektedir.

Her şeyin başına sevgiyi koyan, bir kez bile gönül yıkmamak gerektiğini vurgulayan Yunus, bir türlü olduramadığımız ama aslında olmasını gerekeni şu küçücük dizelere sığdırır:

Gelün taşınık idelüm işin kolayın tutalım

Sevelüm sevilelüm dünye kimseye kamaz.

 

Kaynakça:

Cafer Sadık Yaran, Bilgelik Peşinde Din Felsefesi Yazıları, Araştırma Yayınları, Ankara, 2002.

Yakup Kayhan, Musa Carullah’ta Dini Çoğulculuk, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007.

 

You Might Also Like

GÖZYAŞI

İSLAMİYET HOŞGÖRÜ DİNİDİR

ASLOLAN

İslamofobi İlleti

Peygamber-i Zişan ve Güzel Ahlak

TAGGED:"İslamaşkayrımbirbütündini çoğulculukdini tekelcilikmevlanaötekiötekine bakışTasavvufYunus
Sosyal Medyada Paylaş:
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp LinkedIn Copy Link Print
Yorum Yazınız

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Eklenenler

ARZ VE SEMÂ..
H Yayıntaş Haziran 14, 2025
LÂ İLÂHE/İLLÂLLAH
H Yayıntaş Mayıs 27, 2025
İLME ÂŞIK O’NUN DOSTU..
H Yayıntaş Mayıs 13, 2025
RAHMÂN’SIZ RAHÎM MÂNÂSI OLMAYACAKTIR.
H Yayıntaş Mayıs 12, 2025

Bizi Takip Edin

FacebookLike
TwitterFollow
InstagramFollow
YabendeYabende
Bizi Takip Edin
Telif Hakkı © 2024 Yabende. Tüm Hakları Saklıdır.
Hoşgeldiniz

Giriş yapmak için kullanıcı adınızı ve şifrenizi giriniz.

Şifrenizi mi unuttunuz?