Tarama deneyiminizi geliştirmek, kişiselleştirilmiş reklamlar veya içerik sunmak ve trafiğimizi analiz etmek için çerezleri kullanıyoruz. "Kabul Et"e tıklayarak, çerez kullanımımıza izin vermiş olursunuz. Çerez Politikamız
Kabut Et
YabendeYabendeYabende
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Köşe Yazıları
    • Tasavvuf
    • Felsefe
    • Tarih
    • Kültür / Sanat
    • Diğer
  • İletişim
Okunuyor: SÛFÎNİN VAKTİ
Giriş Yap
Bildirimler Daha Fazlası
Font ResizerAa
YabendeYabende
Font ResizerAa
Arama
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Tasavvuf
  • Felsefe
  • Tarih
  • Kültür / Sanat
  • Diğer
  • İletişim
Giriş Yap
Bizi Takip Edin
© 2024 Yabende
Yabende > Öğr. Gör. Mehmed Veysi Dörtbudak > SÛFÎNİN VAKTİ
Öğr. Gör. Mehmed Veysi Dörtbudak

SÛFÎNİN VAKTİ

Öğr. Gör. Mehmet Veysi Dörtbudak
Tarih: 23/05/2018
Öğr. Gör. Mehmet Veysi Dörtbudak 454 kez okundu

“Dün, dünde kaldı cancığazım,
Bugün yeni şeyler söylemek lâzım”
Hz. Mevlânâ

“Vakt-i şerifler hayr ola…”

Vakit nedir? Neden ‘şerîf’tir vakit? Nedir ‘şerîf’lik… Vakit neden şerefli, kutsal, mübârektir? İlâhî yeminler vardır Kur’ân-ı Kerîm’de; “Ve’l-Asr”, “Ve’d-Duhâ”, “Ve’l-Leyl”, “Ve’s-Subh” gibi… Zaman belirleyiciliği bakımından “Ve’l-Kamer”, “Ve’ş-Şems”, “Ve’l-Fecr” “Ve leyâlin aşr” gibi… Bu âyetlerde Allâhü Azîmü’ş-şân (C.C.) zaman bildiren kelimelere yemin etmiş, bu mefhumları kutsallaştırmıştır. Demek ki zaman bu kadar önemli bir mefhum ki bu kelimeler üzerine Yüce Yaratıcı yemin ediyor.

Eski sûfîler saati sağ ellerine takarlardı. Zamanı gösteren âlet sağ elde olurdu. Hayırlı işlerin sağ elle yapıldığı gibi, zamanı gösteren alet de sağ elde bulundurulurdu. “Vakit”, diğer bir deyimle “zaman” kutsaldı.

Âlem-i bekâya göçenler için “vakti saati doldu” “vaktini tamamladı” derlerdi. Vakit bu dünyada sürdüğümüz demler mi acaba… “Külle yevmin hüve fi şe’n : O, her an yaratma halindedir.” (Kur’â: Rahman 55/29) sırrındaki gibi sürekli oluş hâli midir acaba… Nitekim Hz. Pîr-i âlî-Kadir’in buyurduğu gibi “Bugün yeni şeyler söylemek lâzım” veciz kelâmına mazhar olmak mıdır…

Eskiler “Derviş, ânı yaşayandır.” buyurmuşlardır. Cüneyd-i Bağdadi (Rh. A.) arifi, “girdiği kabın rengini alan su”ya benzetmiştir. Sûfî, bulunmuş olduğu devrin gerektirdiği şekilde davranan kişidir. Tekkeler kapatılsa bile “yer yüzü mescid, gökyüzü kubbe” bilincinde olup tüm dünyayı dergâh olarak gören kişidir. Vaktin gereğine göre hareket edendir.

Mesnevî-i Şerîf’te geçen bir muhavere (yeni nesil için diyalog) ilginçtir. Malumunuz Hz. Pir Mesnevî’yi söylemiş Hüsâmeddîn Çelebî (Rh.A.) de yazmıştır. Kendilerine Hz. Şems’in (Rh. A.) ahvalini sorarlar. Hz. Pîr, “Şems gibi eşi ve benzeri bulunmayan bir dostun ahvâlini izah için ben ne söyleyeyim ki, bir damarım bile şuur halinde değildir. Ciğerimi kan eden bu hicranın şerhini şimdilik başka bir zamana bırak” deyince Hüsameddin Çelebi Hazretleri de Hz. Pîr’in kelâmıyla

Sûfî ibnü’l-vakt bâşed ey refîk
Nîst ferdâ goften ez şart-ı tarîk

Tû meger hod merd-i sûfî nîsti
Hêst râ ez nesye hîzed nîsti

“Ey arkadaş; sûfî “İbnü’l-Vakt olur. Yarın, ve yarına demek, tairkat şartlarından değildir.
Yoksa sen sûfî değil misin? Veresiye alış veriş sermâyeyi tüketir.” der. Hz. Pir cevaben her şeyin bir vakti olduğunu ve o duruma göre hareket etmeyi, şartları zorlamamayı telkin eder. (Hz. Mevlânâ, Mesnevî-i Şerîf, Beyit: 124-143) Bu da bize vakte göre davranmanın lüzûmunu gösterir. Vakte göre davranmak deyince, sûfî “İbnü’l-vakt” olur demiştik, buna karşılık “ibnü’z-zaman” tabiri de vardır ki bu ise yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyan “dalkavuk” tiynetli kişilerle karıştırmamak gerekir.

Sûfî geçmişin üzüntüsünü geleceğin kaygısını taşımaz “dem, bu demdir” der. Hayatın gelgitleri arasında alçalıp yükselmededir. Elinden birşey gelmez. Her şey oluruna bırakılmıştır.

Bir de “Ebü’l-vakt” kavramı vardır.

Hz. Mevlânâ’nın (Rh. A.) deyimiyle, Sûfî, “ibnü’l-vakt”tir; sâfî ise “ebü’l-vakt”tir. “Sûfi”, “hâle” kavuşup değeri arttığı için “vaktin oğlu” olmuştur. Yâni, geçmişi geleceği düşünmez, bulunduğu vaktin gereğini yapar. Fakat “sâfî” olan kişi, “vakt’ten de, “hâl”den de kurtulmuştur..

“Sâfî” olan kâmil insan ise, tamamıyla Allâh’ın aşk denizine batmıştır. Aslında o, kimsenin oğlu (yâni kimseye bağlı) değildir. Vakitlerden de, hâllerden de kurtulmuştur.

Ebü’l-vakt olma yolunda, ibnü’l-vakt olma dilekleriyle VESSELÂM…

You Might Also Like

“LÂ TAKNATÛ”

MEDAR DERNEĞİNDE ACI KAYIP

HZ. MEVLÂNÂ MUÂRIZLARINA…

ÂGÂH OL!

MEYDAN

Sosyal Medyada Paylaş:
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp LinkedIn Copy Link Print
Yorum Yazınız

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Eklenenler

ARZ VE SEMÂ..
H Yayıntaş Haziran 14, 2025
LÂ İLÂHE/İLLÂLLAH
H Yayıntaş Mayıs 27, 2025
İLME ÂŞIK O’NUN DOSTU..
H Yayıntaş Mayıs 13, 2025
RAHMÂN’SIZ RAHÎM MÂNÂSI OLMAYACAKTIR.
H Yayıntaş Mayıs 12, 2025

Bizi Takip Edin

FacebookLike
TwitterFollow
InstagramFollow
YabendeYabende
Bizi Takip Edin
Telif Hakkı © 2024 Yabende. Tüm Hakları Saklıdır.
Hoşgeldiniz

Giriş yapmak için kullanıcı adınızı ve şifrenizi giriniz.

Şifrenizi mi unuttunuz?