Derler ki, “kalbin sınırları mı vardır?”..
Kalbin sınırları yoktur. Kalbin sınırları sensin, kalp senin bir organın değil, o ezelden O’nunla olan ve doğumla verdiği bir hediyedir..
Şimdi onun içine girmektense onu başka bir yerde arayan senin aklın, sana sınırlarınla konuşur. Aklını dizginle ve düşünmesini yavaşlat. O’nun ibadet emri aklın bittiği yerde biter. Kalbin devreye girdiği o müntehadan sonra O’nun emrine müsemma olan varlığın sınırsızlığı keşf eder ve an içinde sen istersen her yerde olursun..
Bunları öğrenmek isteyen aklınla değil, bunları hiç düşünmeyen kalbinle keşf edebilirsin. Maddeye düşkünlüğün seni bitirmekte ve aklını hep kalbinin üzerinde tutmakta..
Ey uyuyan!
Dertleri dert olarak görmediğin an o dertler çözülür. Çünkü o vakit kendini o dert olarak görmez, aklını oraya bağlamazsın. Akıl bağlandıkça dertlere, derdinin mahiyeti büyür. Aklını azat edip derdi verenin varlığına inanırsan derdin sana bir yol gösterir. Açık bir kalp ve aşırılıklarından arınmış bir düşünce, derdinin dermanına olan yolculuğu başlatır. Sen endişe ederek değil, andaki sıkıntıların da sahibinin varlığını unutmadan nefesini al..
İşte, biliniz ki, cennet ağacının meyvelerini o vakit görürsünüz..HŞY

