Bugün Osmanlı tarihinin bir dönemine damga vurmuş bir kişiden, Eflak Voyvodası Vlad Tepeş’ten bahsedeceğiz. Kont Drakula, Vlad Drakul gibi isimlerle de bilinen Tepeş’in çeşitli tasvirlerini filmlerde veya çizgi filmlerde görebiliriz (Eflak ve Boğdan, bugünkü Romanya ve Moldova bölgeleridir. Hatta filmlere konu olan Transilvanya da bugün Romanya sınırları içindedir.). Gelin şimdi bu şahsın kim olduğunu ve nasıl ünlendiğini konuşalım.
III. Vlad, 1431 yılında Macaristan’da doğdu. Soyu Romen olan Tepeş’in lakabı olan Vlad, şeytan demektir. Düşmanlarını ve özellikle esir aldığı Osmanlı askerlerini kazıklara oturtma yöntemiyle işkenceler uygulamıştır.
Eflak ve Boğdan, Osmanlı’ya vassallık yoluyla bağlandığı zamanlarda Vlad, Edirne’ye rehin olarak gönderilmişti. Burada rehinlik durumundan kastımız şudur: Osmanlı rehin aldığı prensleri ya da veliahtları dönemin başkentine getirip burada saray usulüne göre eğitirdi. Tabi fidyesi ödenen rehin de serbest bırakılırdı.
Vlad da Edirne’deki eğitim hayatı boyunca çok saygı görmüştür. Hatta bir rivayete göre Fatih Sultan Mehmed ile çok yakın arkadaş olmuşlar ve beraber yabancı dil dersleri, silah kuşanma, at binme gibi dersler de almışlardır. Şehzade Mehmed ile Vlad’ın arası o kadar iyidir ki, büyüdükleri zaman birbirlerini hiç unutmayacakları ve kanlarının son damlasına kadar birbirlerine destek olacaklarına dair de yeminleşirler. 1453 yılında İstanbul fethedilince Vlad da siyasi olarak bağlılığını Fatih’e bildirir.
1456 yılında Vlad resmen Fatih tarafından Eflak ve Boğdan’a Voyvoda olarak atanır. Atamanın ardından Vlad, Osmanlı çıkarlarını da iyi gözeterek bölgeyi başarıyla yönetir. Vergileri de zamanında ödediği için İstanbul’dan kendisine çok geniş yetkilerle özerklik verilmiştir.
Fakat zaman geçtikçe Vlad’ın tavırları değişmeye başlar. O zamanlarda Romen soyluları arasında bir milliyetçilik rüzgarı esmektedir ve Vlad da bu rüzgardan etkilenir. Bölge, bağımsızlık için ayaklanmaya başlarken Vlad’ı bu harekete önder olması için ikna etmeye çalışır. Babasının da usta bir silahşor olduğunu ve bağımsız bir ülke kurma hayalini bilen Vlad, bu hayal ile kardeş gibi sevdiği Fatih arasında kalır. Bu açmaz Vlad’ı alkolik yapar. Psikolojisi de etkilenen Vlad, emrine uymayanlara akıl almaz işkenceler yapar. Başlangıçtaki huzur ortamı da yerini gitgide cinnet ve kaos ortamına bırakır.
Bu arada adalet duygusunu ve psikolojisini iyice yitiren Vlad meşhur kazığa oturtma yöntemini bulur. Suçlu olarak gördüğü kişileri canlı canlı kazıklara oturtup günlerce onları izlediği de rivayet edilir. Hatta kanlarını bile içtiği söylenir.
Fatih, bu hadiseyi duyduğunda pek inanmak istemez. Kim inanır ki çocukluğunun beraber geçtiği birinin böylesine insanlıktan çıkabileceğine? Eflak’a gönderdiği elçilerin de kazıklara oturtulmuş bedenleri İstanbul’a gönderilince Vlad’a “Geliyorum deyyus Vlad” diye bir mektup yazar. Artık kardeşlik hukuku bitmiştir.
1462 yılında Fatih’in Eflak seferi başarılı geçince Vlad Macarlara sığınmak istese de bu isteği reddedilir ve tutuklanır. 1474 yılına kadar sürgün hayatı yaşasa da daha sonra kurduğu iyi ilişkiler sayesinde Eflak’ı tekrar hakimiyeti altına almak ister. 1476’da Eflak’ta Voyvoda ilan edilir; fakat aynı yıl Osmanlı ile yaptığı bir savaşta öldürülür. Başı kesilerek Fatih’e gönderilir.
Vlad’ın vampir olduğu söylentisi Macaristan, Almanya ve Rusya’ya yayıldı. Fakat o, Romenlerin gözünde yaptıklarıyla bir kahramandı. Vampir olduğu söylentisi ile de birçok filme konu olmuştur.