Tarama deneyiminizi geliştirmek, kişiselleştirilmiş reklamlar veya içerik sunmak ve trafiğimizi analiz etmek için çerezleri kullanıyoruz. "Kabul Et"e tıklayarak, çerez kullanımımıza izin vermiş olursunuz. Çerez Politikamız
Kabut Et
YabendeYabendeYabende
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Köşe Yazıları
    • Tasavvuf
    • Felsefe
    • Tarih
    • Kültür / Sanat
    • Diğer
  • İletişim
Okunuyor: Tasavvufta Felsefe, Felsefede Tasavvuf
Giriş Yap
Bildirimler Daha Fazlası
Font ResizerAa
YabendeYabende
Font ResizerAa
Arama
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Tasavvuf
  • Felsefe
  • Tarih
  • Kültür / Sanat
  • Diğer
  • İletişim
Giriş Yap
Bizi Takip Edin
© 2024 Yabende
Yabende > Sinem Dilara Çimdiker > Tasavvufta Felsefe, Felsefede Tasavvuf
Sinem Dilara Çimdiker

Tasavvufta Felsefe, Felsefede Tasavvuf

Sinem Dilara Çimdiker
Tarih: 06/01/2020
Sinem Dilara Çimdiker 321 kez okundu

Düşünce temelli iki sistemi birbirinden ayrı düşünmek pek mümkün olmasa gerek.

Aklet vurgusunu tam kalbinde taşıyan felsefe ve tasavvuf kavramları insanlığın yaradılışından bu yana süregelen bilme, anlama, anlamlandırma ve kavrama dürtülerinin farklı isimler ile adlandırılmasından başka bir şey değildir.

Felsefe evreni anlamaksa felsefe, temel; tasavvuf insanı anlamaksa tasavvuf, temelin üzerinde inşa olmuş o muazzam bina oluyor.

Ve kainat insan olanın küçük bir kopyası ise eğer, temelin o muazzam binaya dönüşebilmesi için tasavvufa ihtiyacı var demektir.

O halde bu iki kavramı ayrı düşünmek veya birbirinden ayrı yerlerde değerlendirmek havsalaya sığmayacak kadar abesle iştigaldir.

Peki neden bu ayrıştırma çabası, nedir bu birbirinden ayrı görme telaşı?

Felsefenin ortaya çıkışı da insanın olanı ve olacak olanı anlamlandırma düşüncesi ile olmamış mıdır?

Yaratılan şeyleri anlamak, evreni nitelikleriyle ortaya koymak, doğa olaylarına çeşitli anlamlar yüklemek, doğanın çeşitliliğinden yaratılışa dair bir şeyler çıkarabilmek…

Ve nihayetinde hakiki anlama ulaşmak, anlamdan hayata dair bilgilerle donanarak “bilge” sıfatına kavuşabilmek.

Tasavvufun amacı da bu değil midir?

İ’nsana âlem nazariyesinden kendini öğretmek, kendini tanıtmak, kendindeki Rabb ile bir bütünlük sağlamasına yardımcı olmak ve sonunda âlemi İ’nsan da İ’nsan’ı âlemde bir araya getirmek…

O halde tasavvuf öz ise, felsefe bu özün simalarını anlamlandırma sistemidir.

Tasavvuf yaratılışın özünü kavrar.

Yaratılışın özünde olana duyduğu saygı ile İ’nsan olanı, yaradılışın asıl gayesini özümsemeye çalışır.

Evren İ’nsan bütünlemesinde bu iki temel kavramın yeri yadsınamayacak kadar mühimdir.

Felsefe ve tasavvuf düşüncenin temelini, özünü ve hikmetini çağlar boyu ifade kabiliyeti nisbetinde ifade etmeye çalışmıştır ve çalışmaya da devam edecektir.

You Might Also Like

Mânâyı Bilip Hakikatten Bakabilmek

Allah Kalpleri Mühürler mi?

Hû’dan Gayrı Nem Var Benim!

Tekâmül Üzerine

Ve Aşk, En Kaçınılmaz Duygumuzdur

Sosyal Medyada Paylaş:
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp LinkedIn Copy Link Print
Yorum Yazınız

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Eklenenler

ARZ VE SEMÂ..
H Yayıntaş Haziran 14, 2025
LÂ İLÂHE/İLLÂLLAH
H Yayıntaş Mayıs 27, 2025
İLME ÂŞIK O’NUN DOSTU..
H Yayıntaş Mayıs 13, 2025
RAHMÂN’SIZ RAHÎM MÂNÂSI OLMAYACAKTIR.
H Yayıntaş Mayıs 12, 2025

Bizi Takip Edin

FacebookLike
TwitterFollow
InstagramFollow
YabendeYabende
Bizi Takip Edin
Telif Hakkı © 2024 Yabende. Tüm Hakları Saklıdır.
Hoşgeldiniz

Giriş yapmak için kullanıcı adınızı ve şifrenizi giriniz.

Şifrenizi mi unuttunuz?