Tarama deneyiminizi geliştirmek, kişiselleştirilmiş reklamlar veya içerik sunmak ve trafiğimizi analiz etmek için çerezleri kullanıyoruz. "Kabul Et"e tıklayarak, çerez kullanımımıza izin vermiş olursunuz. Çerez Politikamız
Kabut Et
YabendeYabendeYabende
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Köşe Yazıları
    • Tasavvuf
    • Felsefe
    • Tarih
    • Kültür / Sanat
    • Diğer
  • İletişim
Okunuyor: Surete Değil Dost İçin, Sirete Bakın Dost Var’lığında Hakk Için-(2)
Giriş Yap
Bildirimler Daha Fazlası
Font ResizerAa
YabendeYabende
Font ResizerAa
Arama
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Tasavvuf
  • Felsefe
  • Tarih
  • Kültür / Sanat
  • Diğer
  • İletişim
Giriş Yap
Bizi Takip Edin
© 2024 Yabende
Yabende > H Yayıntaş > Surete Değil Dost İçin, Sirete Bakın Dost Var’lığında Hakk Için-(2)
H Yayıntaş

Surete Değil Dost İçin, Sirete Bakın Dost Var’lığında Hakk Için-(2)

H Şükrü Yayıntaş
Tarih: 21/06/2020
H Şükrü Yayıntaş 309 kez okundu

İslam Tasavvufunda tevhid anlayışı, âlemde canlı cansız kategorisine karşı çıkar. En küçüğünden en büyüğüne kadar her şey canlı ve bilinçli kabul edilir. Zira insan, onlara karşı olan muamelesinden de hesaba çekilecektir. İnsan, bütün yaratılmışların dostudur.
Tasavvuftan kasıt yol (tarik) dur. İnsan tasavvufta kendi meşrebine göre yol bulmalıdır. Yolu bulduktan sonra da kişinin meşrebi yavaş yavaş ortadan kalkar ve orada veli ismi ile beraber dost olan mürşid tecelliyatı (bütünlüğü) başlar. Yani meşrebin yok oluşu ile kendisinin manevi dost oluşu meydana çıkar. Yönlendirici unsur ile beraber, koruyucu unsur devreye girer.
Nefsin diri, cânın haste… Var, mürşidden devâ iste
Gönülden gidilir dosta… Gel beri, yol öğredeyim… Eroğlu Nuri
İrşat kapısıdır dost kapısı. Eroğlu Nuri beri gelin, yolu öğreteyim diyor. Gönülden gidilir dosta, beri gel diyor. Lakin canını dost yoluna feda eden gelsin buyuruyor. Gerçek aşığın eğlencesi tevhittir. Esmayı darb eder kalbine. Değirmenin unu elediği gibi âşık Hu ismiyle döner, deveran eder.
Tasavvuf sevgisi ile tasavvufi ameli birbirine karıştırmamak gerekmektedir. Mutlaka sevgi ameli doğurur ama bazen de olmuyor. Tasavvufu herkes sevebilir. Mevlana’yı, Yunus’u, Niyazi’yi vs. kendi meşrebine yakın her evliyayı beğenebilir. Fakat örnek anlamında söylüyorum, Hz. Mevlana’yı sevmekle Mevlevi, yani yol ehli olunmuyor.
Gerçek âşık dost yolunda ün eyler, Darb-ı tevhîd ile bağrın hûn eyler
Değirmen dâneyi döğer un eyler. Derviş “Hû” der döner kâfir mi olur?
Yol ehli olabilmek için mutlaka bir kâmil mürşid bulup ona yönelmek, onu dost edinmekle, gönle girmekle, akmakla olur. Yol ehli olma konumu çok farklıdır. Burada veli, mürşid yani dost gereklidir. Tabi, bu durum bir nevi nasip işidir. Kişi tasavvuf yolunu çok sevebilir ama nefsini kırarak mürşid önünde diz çökemez. Her şeyi bilgide zanneder. Hâlbuki her şey cemaldedir, dosttadır, dostun gönlündedir. Dolayısı ile herkese açık olan bu kapı gönlü kapalılara açık olmaz. Tasavvufu sevip bir yola girmeyen kişi katiyen yol ehli olamaz. Yol ehli olmak, kişi meşrebine göre fikri hem de zikri (cerhi veya hafi zikir açısından) açıdan araştırarak bir tarikata girip, o tarikatın mürşidinin eline, eteğine tutunmakla, dost edinmekle olur. O mürşide saygı, sevgi içerisinde muhabbetle bağlanıp dosttan dosta, oradan yüce Dosta yürümekle olur…
Ki sonra dostına oldu mukarreb, Anun-çün buldı dosta kurb-ı akreb
“Ki sonra dostuna oldu yakın, onun için buldu dosta yakınlık.” Hz. Bahaddin Erzincani

Teslimiyetiyle oldu dosta yakın. Benliğinden sıyrılıp hiçliği giydi kılıf. Yâ Rabb, dedi cân; “Yoluna vardır beni, cemâline aşina eyle beni.” Rabb’den bir nida geldi; Ey cân, dedi Hakk. “Önce bir dosta varmalı, dost elinden Hakk iline yol almalı. Dostun yolunu kendine yol bil, cemâlini kendine rabıta eyle. Eğer gün gelir de saparsan yolundan unutma ki bir daha dönüşün olmaz o yoldan. Hakk tövbe edilendir amma dostsuz tövbe sahibini bulmaz. Hakk dostunu kıran Hakk’a yakınlık bulmaz. Eğer Hakk’a yakın olmak diler isen gel; sen de var bir dost eline, dostun gönlünde taht kur cemâlinde tebessüm eyle.”
Evet, canlar; ne sözler çare olur, ne de dilin dermanı olur anlatmaya, dostluğu… Aşuk, maşukunun yangınıyla bir çare seslenir O’na… Yâr… der. Bilir!.. Divaneye döndürebilecek tek sevgi O’nun içindir…

You Might Also Like

ARZ VE SEMÂ..

LÂ İLÂHE/İLLÂLLAH

İLME ÂŞIK O’NUN DOSTU..

RAHMÂN’SIZ RAHÎM MÂNÂSI OLMAYACAKTIR.

MÜSLÜMANLIKTA KALMA, YAKÎN GEL ÎMAN’A!..

Sosyal Medyada Paylaş:
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp LinkedIn Copy Link Print
Yorum Yazınız

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Eklenenler

ARZ VE SEMÂ..
H Yayıntaş Haziran 14, 2025
LÂ İLÂHE/İLLÂLLAH
H Yayıntaş Mayıs 27, 2025
İLME ÂŞIK O’NUN DOSTU..
H Yayıntaş Mayıs 13, 2025
RAHMÂN’SIZ RAHÎM MÂNÂSI OLMAYACAKTIR.
H Yayıntaş Mayıs 12, 2025

Bizi Takip Edin

FacebookLike
TwitterFollow
InstagramFollow
YabendeYabende
Bizi Takip Edin
Telif Hakkı © 2024 Yabende. Tüm Hakları Saklıdır.
Hoşgeldiniz

Giriş yapmak için kullanıcı adınızı ve şifrenizi giriniz.

Şifrenizi mi unuttunuz?