Tarama deneyiminizi geliştirmek, kişiselleştirilmiş reklamlar veya içerik sunmak ve trafiğimizi analiz etmek için çerezleri kullanıyoruz. "Kabul Et"e tıklayarak, çerez kullanımımıza izin vermiş olursunuz. Çerez Politikamız
Kabut Et
YabendeYabendeYabende
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Köşe Yazıları
    • Tasavvuf
    • Felsefe
    • Tarih
    • Kültür / Sanat
    • Diğer
  • İletişim
Okunuyor: ALÂK-ALAKA
Giriş Yap
Bildirimler Daha Fazlası
Font ResizerAa
YabendeYabende
Font ResizerAa
Arama
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Tasavvuf
  • Felsefe
  • Tarih
  • Kültür / Sanat
  • Diğer
  • İletişim
Giriş Yap
Bizi Takip Edin
© 2024 Yabende
Yabende > H Yayıntaş > ALÂK-ALAKA
H Yayıntaş

ALÂK-ALAKA

H Şükrü Yayıntaş
Tarih: 28/09/2020
H Şükrü Yayıntaş 280 kez okundu

Âdem olarak doğar her bir insan, fani dünyaya çırılçıplak gelir, uryân.
O’nun gayb (uryân) hâlini kimseler bilmez.

O, İ’nsan’ı bir alâk hâlinde Kendinden hâlk etti (maddeden önceki gözle görülmeyen) o alâk bile bir İ’nsan’da yenilenir, gelişir her an demi.

Alak ve alâk sözcüğünü bir sanırız. Halbuki Arapça’da bir nokta bile anlamı değiştirir, doğru olanı bilmek İ’nsan’ın sadece içindeki o SEN’e rücû etmesiyle anlaşılabilir.

Arapça’da alâka sözcüğü, “ilişik-rabıta-gönül bağlama ve sevgi” gibi birçok mânâlara çevrilir.
Bu bakımdan alâk, alâkâ kökünden mânâsını alır.
Tıpkı İ’nsan gibi kökleri mânâya bağlıdır.

İ’nsan, daha görünmeyen alâk halinde iken, O’nun rabıtası, sevgisi ve gönül bağı oluşmuştur, doğan her âdem Kemâlat vasfına bürülüdür.
Bu sebeple nerede doğduğun, ailenin kimlerden olduğu mühim değildir.

O sır ki, istisnasız her gönülde bâkidir.

Alâk bir Aşk yolculuğu üzere menzil belirler, “bir’den bir’e” nüfuz eden bu yol merkeze ulaştığında can bulur.
Bir’lerin birleşmesi ile Var’lığın maddeye dönüşmesi, bir şekil ve bir nizam oluşmadan vuku’ bulmaz.

Var’lık alanına doğuş acıdır ki, ağlayarak geliriz bu zorlu âleme, sanki her şeyi biliyormuş gibisince, doğarken ki ağlamak her şeyi unuttuğumuz o an’dır belkide.

O’nun için ciğerimiz yanarcasına ağlıyoruz kendimize.

O’nun Dost var’lığının iz’ini takip etmek de böyledir. Dünyayı üstünden soymadan Dost var’lığı etki etmez.
Gönülden safiyetli gözyaşı dökmeden AŞK yoluna rücû edilmez.
Fani dünyaya doğarkenki halimiz gibi, kendiliksiz içten samimi gözyaşları ister.

Dost Var’lığı daim kulun içindedir,
Kul neyin içindedir tarik bunu belirler.

İnce hesaplar yapılır O’nun katından, bir düzen ve nizam oluşturulur.
Kainatı yaratan Allah, tüm bu ince hesapları bir an’da varetmiştir, İ’nsan’da…

Zaman içinde yaşayan İ’nsan’ın, an’daki bu varoluşa şahitlik etmesi, gönülden gönüle akması ile sabitlenir Dost Var’lığında…

Aslında gerçek yaşamda da manevi hak’ikat’te de ikilik yoktur, her şey Bir’leşmeden doğar.
İki uç nokta birleşir var’lık alanı oluşur.
İki gönül Bir’leşir yok’luktaki Var’lığın bilinir.

İ’nsan olmaklığın esas görevi an’da kendini yaratan Kendini bilip, zaman içinde O an’ı bulmaktır. Her şey O an’da sırlıdır ki bu sırra erecek olan İ’nsan’dır.

Gaybı Allah bilir diyoruz, Allah’ı nereden biliyoruz? Yaratılanlardan, o vakit O’nun sırrı da Yaratılan İ’nsan da gizlidir.

O Tek başına bilinse idi gayb bilinemezdi, gaybı bilmek Kendin bilmek demekti.

Gönülden bakar isek yaşama, Kur’an’da geçen her âyetin ol’makta olduğunu aklederiz.

Her şeyin başlangıcı gibi gözüken, cennetten O’nun var’lığından iniş sondur aslında, asıl olana dönmek rücu eylemek için İ’nsan gelir dünyaya.

Gelip geçmiş bir silsile misali olaylar gibi değil de o silsilenin içinde merkezinde olduğumuzu idrak edelim.

Ân bitmez, insan ân’ların bir’leşimi, ân’ların bir uzantısıdır.

Her ân’da ân’dan içeri bir yaratılış vardır.
Kainat ân’da yine yeniden yaratılır.

Bu öyle hızlı bir dönüş ile meydana gelir ki, var’lık sürekli görünür hâlde kalır.

O’nun evveli başında ahiri sonunda gizlidir, döndükçe Hakk’a Aşk ile, O’nun tasarrufudur ki, bildirir gayb bildiğini içindeki SEN ile…

Yaşam dediğimiz sondan başa rücû eylemektir.

“Hiç’lik var idi evvelin evvelinde, yok’luğu yarattı evvelde, var’lık âlemi dediğimiz bu âlem sunar Hakk’ikat’i bizlere”.

Dolayısıyla bizler son basamak yani alt basamaktan başlıyoruz yaşama.
Var’lıktan yok’luğa yok’luktan hiç’liğe uzanan ân’larda…

Düşüş bir son’dur yani ölümdür.
Ölüden diri çıkartan O Allah ki, Hû nefesi ile bedenleri gönül içinde Hayy eyleyendir.

Peygamber Efendimizin var’lığı ilk yaratılandı, kainat O’nun var’lığı için yaratıldı. Lâkin son peygamber olarak dünyaya indi.
Son’dan başlayan yolculuğun en iyi tanımı sanırım bu olabilirdi.

Eyle mürid’liği safiyetle, hak’ikat’ten erişesin mümin’liğe…HŞY

You Might Also Like

ARZ VE SEMÂ..

LÂ İLÂHE/İLLÂLLAH

İLME ÂŞIK O’NUN DOSTU..

RAHMÂN’SIZ RAHÎM MÂNÂSI OLMAYACAKTIR.

MÜSLÜMANLIKTA KALMA, YAKÎN GEL ÎMAN’A!..

Sosyal Medyada Paylaş:
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp LinkedIn Copy Link Print
Yorum Yazınız

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Eklenenler

ARZ VE SEMÂ..
H Yayıntaş Haziran 14, 2025
LÂ İLÂHE/İLLÂLLAH
H Yayıntaş Mayıs 27, 2025
İLME ÂŞIK O’NUN DOSTU..
H Yayıntaş Mayıs 13, 2025
RAHMÂN’SIZ RAHÎM MÂNÂSI OLMAYACAKTIR.
H Yayıntaş Mayıs 12, 2025

Bizi Takip Edin

FacebookLike
TwitterFollow
InstagramFollow
YabendeYabende
Bizi Takip Edin
Telif Hakkı © 2024 Yabende. Tüm Hakları Saklıdır.
Hoşgeldiniz

Giriş yapmak için kullanıcı adınızı ve şifrenizi giriniz.

Şifrenizi mi unuttunuz?