Allah’ın düzen ve nizam içindeki yaratması bir silsileyi oluşturur, bu düzen ve nizama ayak uyduranlar da silsile bağını oluşturur..
Allah’ın yaratmasına en uyumlu olan yani aşinalık kazanan, Dost’tur. Dolayısıyla varlık bütünlüğünü kendinde en çok taşıyan da Dost olmaktadır..
Şöyle ki; dergahımızı evren olarak düşünürsek veya içinde yaşadığımız âlem, hatta cennet de diyebiliriz. Âlem’in başkanı Dost, dergah evrenindeki düzenden sorumludur yani çekip çevirendir. Cennete giren canların kurulu cennet düzenine uyumlanması için cennet başkanı Dost, yol yordam öğretir. Dost, canlara cenneti tanıtır, anlatır. Dost, anlatırken kendini Dost’a veren canlar, can kulağıyla dinleyenler denileni en iyi şekilde anlayıp kavrayanlardır. Eğer can, dinlediğinden etkilenmiş, tesirinde kalmışsa muhabbeti unutmayıp hatırında tutmuştur ve daha fazlasını arzular, bunun için de Dost’u daha çok takibe alır, peşinden ayrılmaz. Dost’u, anlattığı ortam içinde yaşar hâlde gören can buna da şahit olunca Dost gibi amel etmeye başlar, böylece cennete uyum sağlar. Dost’u kendi âlemi içinde seyretmek lazım. Hatır ile işleyen düşünce bakış ile mühürlenir, amel yani deneyim ile düşünceyi gönle indirir. Çünkü Dost anlatısı dinleti ile devam edip hareket ile hissiyat kazanır. Mükemmel yaratma diyebileceğimiz Dost’un bir altı olan can, Dost’a doğru yol alırsa yetkinleşerek istenilen zirve noktaya ulaşır. Bu âlemin en büyük nimeti Dost ile tamamlanmış olup yarım kalan canların Dost’a tâbi oluşuyla tamama ermesi umulur..
İlahi aşk’ın hakikatini Dost gönlünde bul..HŞY
Nimetin istifade edilmek üzere yaratıldığını bilen can, Dost’tan feyz almaya bakar. Cennetin içinde dahi Dost’tan ayrı kalmaya dayanamaz can. Bu yüzden hep Dost ile olmanın yolunu bulur çünkü Dost’un nefesi, sesi, cemali, muhabbeti can için hayat suyudur. Can, gözyaşlarını sırf Dost ve Dost’un aşkı için akıtır, o aşk ki ağlatır, dökülen gözyaşlarının dinmesini hiç istemez çünkü o yaşlar dünya hevesini söndürür hatta O’nun dışında kalan her şey gözünde bir karaltıya dönüşür. Dost’un aşk yakarışı can’ın içini inletir. Can, içindeki hakikatin, Dost’un gönlündeki aşk olduğunu aşık olunca anlar. O aşk ki doyulmaz bir lezzettir, tadı tarifsiz olduğundan sadece yaşayan bilir, yaşayanın hâlinden bilinir..
Cennet, can’ın aşk yurdu olur, o yurdu aşka boyayan Dost, yurdu cennete çevirir.