Tarama deneyiminizi geliştirmek, kişiselleştirilmiş reklamlar veya içerik sunmak ve trafiğimizi analiz etmek için çerezleri kullanıyoruz. "Kabul Et"e tıklayarak, çerez kullanımımıza izin vermiş olursunuz. Çerez Politikamız
Kabut Et
YabendeYabendeYabende
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Köşe Yazıları
    • Tasavvuf
    • Felsefe
    • Tarih
    • Kültür / Sanat
    • Diğer
  • İletişim
Okunuyor: HZ. İBRAHİM’ İN KURBİYETİ HZ. İSMAİL’ İN TESLİMİYETİ..
Giriş Yap
Bildirimler Daha Fazlası
Font ResizerAa
YabendeYabende
Font ResizerAa
Arama
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Tasavvuf
  • Felsefe
  • Tarih
  • Kültür / Sanat
  • Diğer
  • İletişim
Giriş Yap
Bizi Takip Edin
© 2024 Yabende
Yabende > H Yayıntaş > HZ. İBRAHİM’ İN KURBİYETİ HZ. İSMAİL’ İN TESLİMİYETİ..
H Yayıntaş

HZ. İBRAHİM’ İN KURBİYETİ HZ. İSMAİL’ İN TESLİMİYETİ..

H Şükrü Yayıntaş
Tarih: 20/08/2025
H Şükrü Yayıntaş 130 kez okundu

“Ve muhakkak ki ben, Rabbime ulaşan olacağım. O, beni hidayete erdirecek.” dedi. (37/99)
Rabbine ulaşmayı gerçekten değil hak’ikat’ten dilemek gerekir. Hak’ikat’ten ve samimiyetle Rabbine ulaşmayı dileyenlerin dileklerini O’, işitir ve dileyenin dileğine icabet eder. Rabbine ulaşan hidayete erer. Hidayet ruhun ölmeden evvel Allah’a ulaşması, canın içsel varlığıyla buluşmasıdır. (3/73)
Can kendi kendine bir takım işler yaparak hidayete erememektedir. Çünkü kendince yapılan hizmet, hizmet değildir. Hidayete erdirecek olan O’dur. Mürşidin yönlendirmesine yönelerek teslimiyetle hizmet edenler hidayete erenlerden olacaktır. Yöneleni mürşid nakış (‘ikat) nakış (‘ikat) işler ki her bir düğüm el emeği, göz nurudur.

“Rabbim, bana salihlerden (evlâtlar) bağışla.” (37/100)
Hz. İbrahim, ne surette erkek çocuğu olarak görünen İsmail’i kesmeye, tığlamaya kalkışmış ne de zahiren çoluk çocuk dileğinde bulunmuştur. Salih evlatlar dilemiştir ki silsile salih evlatların cemal varlıklarıyla oluşmuştur. Buradaki silsile katiyen zahiren soy bağı ile gelen değildir, birbiri ardınca tevhid anlayışına teslim olmuş nesillerin bâtınî silsilesinden bahsedilir.

“Böylece onu, el’halim bir oğulla müjdeledik.” (37/101)
Oğlun el’halim olması çok önemlidir. Çünkü silsileye cemaliyle dâhil olacak kimseler ancak halim ve salih kimseler arasından çıkacaktır. Halim ve salih olmayan bir kimse için tevhid aşısı muhakkak tutmamaktadır. Burada evladı ne için talep ettiğimiz önemlidir; nefsimizin tatmini için mi yoksa Allah için hayırlı, güzel insan neslinden İ’ns’an’lar yetiştirmek için midir?

“Böylece onunla beraber çalışma çağına eriştiği zaman dedi ki: “Ey oğulcuğum! Gerçekten ben, uykuda seni boğazladığımı gördüm. Haydi bak (bir düşün). Bu konudaki görüşün nedir?” (İsmail A.S): “Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.” (37/102)
Dünya yaşamı uyku halidir, dünya yaşamına kendini kaptırmış olanlar uyku halindedir. İbrahim uyanışa geçmeden evvelki yaşamında ettiği duanın neticesi olarak İsmail’i boğazlaması gerektiğini zannetmiş olabilir. Artık uyanmışlardan olduğundan hakikatin bu olmadığını idrak etmiş ve bunu da İsmail’e karşı dile getirmiştir. Burada görülüyor ki İsmail “ister zahiren öldür, ister bâtınen” diyerek hem zahiren hem bâtınen teslim olmuş ve yaşayacağı şeylere rıza göstermiştir.
Mürşide teslimiyet de hem zahiren hem batınen olmalıdır. “Mürşidim zahirime karışmasın, zahiri işlerle uğraşmasın, o mürşitliğine baksın, ben bildiğim gibi yaşamaya devam ederim” demek büyük bir yanılgıdır, aldanmacadır, oyalanmacadır.

“Böylece ikisi de (Allah’a) teslim olunca, (İbrâhîm A.S) onu alnı üzerine yatırdı.” (37/103)
Böylece İsmail hakikate uyandı ve mürşidi, babası tarafından alnı secdeye konuldu. Mürşid, yönlendirmesine yönelmeyenin alnını secdeye vardıramaz, “dinde zorlama yoktur”, kimse kimseye dışardan bir şey veremez. İki el birbiriyle buluştuktan sonra O’nun rızası varsa mürşid o alnı secdeye böyle vardırır.

“Ve ona “Ey İbrâhîm!” diye nida ettik (seslendik).” (37/104)
İbrahim’in seslenişi işitmesi, onun içsel varlığının uyanışına delildir.

Sen rüyaya sadık kaldın (yerine getirdin). Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız. (37/105)
İbrahim, İsmail’i kurban etme niyetini âşikâr ettiğinde rû’ya yani iç varlığına sadık kaldığını açıkça ortaya koymuştur. Böylece manevi nimet verilen, iyilik eden kullar silsilesine dâhil olmuştur.

Muhakkak ki bu, kesin olarak apaçık bir imtihandır. (37/106)
Yaşam herkes için apaçık imtihan sahasıdır..İmtihan beklemeye gerek yoktur, çünkü her an’ımız imtihandır. Bu herkes için geçerlidir. Sadece peygamberler, veliler, mürşitler için değildir.

Ve ona büyük bir kurbanı fidye (oğluna karşı bedel olarak) verdik.(37/107)
İbrahim’in rû’yaya sadık kalması Hakk’ın rızasına nail olmasına vesile olmuştur. Bunun üzerine kendisine bir adak, bir diyet olarak kan akıtmak üzere bir koç kurban etmesi bildirilmiştir. Kurbanlığın koç olarak bildirilmesiyle İsmail’in de peygamberliği tasdik olunmuş ve peygamberler silsilesi başlamış olmaktadır.

Sonrakiler arasında ona (şerefli bir anı) bıraktık.(37/108)
İmtihanları yaşamak zordur, acı verir. Bazıları öyle ağırdır ki Hz. Meryem misali “keşke unutulanlardan olsaydım” denebilir. Ama adı anılanlardan olmak için zorluklara katlanmak şarttır. Zorluk dünya yaşamına bağlanarak insanın kendi ellerince oluşturulur, Allah’ı tanımaksızın sürdürülen bir yaşam nedeniyle ortaya çıkar. Önce kendi ellerimizle görenek tarafından sunulan kalıplarla bir yaşam biçimi benimseriz sonra da o yaşam biçiminden kurtulunamayacağını hararetle savunuruz. Oysa sıfatlar kolay elde edilmez ve makamlara ulaşanlar feda’kârlıkla ulaşmışlardır.

İbrâhîm (A.S)’a selâm olsun. (37/109)
İbrahim, Allah’ın es selâm ism-i şerifiyle müdelenmiştir. Bu isimle ona dertten, belâdan, ayıptan ve kusurdan beri kılacak bir koruma elbisesi giydirilmiştir.

Biz, muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız. (37/110)
Allah’ın dilediği doğrultuda iyilikler, güzellikler yapanlar muhsinlerdir. İbrahim hem muhsinlerden olunarak hem de bir tevhidî silsilenin başlangıcı kılınarak mükâfatlandırılmıştır.
Allah zinhar bir insanın kanı akıtılarak kurban edilmesini istememiştir. Buradaki kurbanlık insanın en kıymetlisi olan evladını aradan çıkararak Allah’a, iç varlığına kurbiyetidir, yakînliğidir. Böylece İbrahim hem kendi yakînliğine hem de evlâdının yakînliğine vesile olmuştur. HŞY…

You Might Also Like

TEMİZLENENLER VE TEMİZLENEMEYENLER..

HAVAS İLMİ; İLM-İ LEDÜN

İLİM İLE BİLİŞ..

Oku Demek Din’lemektir..

İnsan Nasıl Ölebilir/ Ölümü Tadabilir?..

Sosyal Medyada Paylaş:
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp LinkedIn Copy Link Print
Yorum Yazınız

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Eklenenler

RUHUN DÜŞÜNCE VE GÖNÜLLE AÇILAN KANATLARI
Genç Tasavvufçular Tasavvuf Yabende Ağustos 18, 2025
TEMİZLENENLER VE TEMİZLENEMEYENLER..
H Yayıntaş Ağustos 13, 2025
HAVAS İLMİ; İLM-İ LEDÜN
H Yayıntaş Ağustos 13, 2025
İLİM İLE BİLİŞ..
H Yayıntaş Ağustos 10, 2025

Bizi Takip Edin

FacebookLike
TwitterFollow
InstagramFollow
YabendeYabende
Bizi Takip Edin
Telif Hakkı © 2024 Yabende. Tüm Hakları Saklıdır.
Hoşgeldiniz

Giriş yapmak için kullanıcı adınızı ve şifrenizi giriniz.

Şifrenizi mi unuttunuz?