Ey insan görünüşte bu âlemde sen bir isimden (esmadan) ibaretsin. Ancak bu ismin farkında değilsin!
Bir yere giderken yolda bir tanıdığa rastlıyor ama ismini hatırlamıyorsun. Ona ismin neydi diye sorsan ne kadar bozulur. Acaba o tanıdığının ismini neden hatırlamadın? Çünkü o hatırlamadığın isim gerçekte o kişinin hakiki ismi değil de ondan. Eğer hakiki ismi olsaydı unutmazdın.
Peki, ne demek bu?
Hakiki ismi ne demek?
Hâli neyse gerçekte ismi o esasında!
Kızılderili geleneklerinde çocuğa belli yaşa kadar isim verilmez. Yani hâli daha oluşmamış. Baskın karakteri daha ortaya çıkmamış. Çıkınca reşit sayılıyor. O zamana kadar yaptıklarından sorumlu değil. Bizlerde ise doğduğumuzda ailemiz bize bir isim koyuyor. Zaman geçtikçe bu isim hâlimize uyuyor veya uymuyor. Çünkü önemli olan bize yaratılışımızda, Cenabı Hakk cc’nin koyduğu isim (ana esmamız).
Her insan yaradılışında (AYAN-I SABİTE) ambarından ona Cenabı Hakk cc hangi esmayı tayin etmiş ise o esmanın zuhuru olarak bu âlemde hayat sürüyor. (aynı toprağa ekilen bir çiçek tohumu hangi cinste ise o şekilde zuhur etmesi gibi-tabii usta bir bahçıvan varsa onun fıtratını güzelleştiriyor) İnsanda ona (Ayanı sabite)den verilen ana esması yani dominant ismi, yani fıtratı ile bu âlemde hayat buluyor. Bu esma onun Rabb’idir, onu Allah’a bağlayan rabıtasıdır ki buna o kişinin RABB’ÜL HAS’ı denilir.
İbadetlerin esas gayesi bu Rabb’i ortaya çıkarıp o kişinin hayatında hâkim kılmak içindir.
Hz Ali as Efendimiz;
Re ey tuhu (O’nu gördüm)-Fe abbed tuhu (O’nu bildim)-Fe arref tuhu (O’na arif olup ibadet ettim)-Ve lem A’bud (ve görmediğim Rabbe)-Rabben lem erah (ibadet etmem) buyurmuşlardır.
BİR İNSAN BU RABITASINI (Rabb’ül Has’ını – Fıtratını) BULUP KÖKÜNDEN ALLAH’A GİTMEDİKÇE HAKİKATİNİ BULUP HUZURA EREMEZ.
Ayeti celile de buyruluyor ki:
“Anlayışını (şuurunu) temizlenmiş olarak O ALLAH FITRATINA yönelt ki insanları o ana sistemde yaratmıştır. Allah’ın yaratışında değişme olmaz. Allah cc’nın sistemi budur. Ne var ki insanların çoğu bu gerçeği bilmezler-Rum Süresi 30”
İnsanlar çeşitli yollardan (namaz-zikir-oruç-hayır) gibi ibadetlerle Allah cc ye ulaşıp Allah’ı bulmak istiyorlar.
Ancak ulaşamıyorlar!
Peki, mani olan ne?
Hz Pir Seyyid Muhammed Nur’ül Arabi ksa buyuruyorlar ki: “Yemin olsun ki ne perde vardır ne de mani sadece cehalet vardır.”
Tevhidin özeti “La mevcude illa Allah – Allah’tan başka mevcud yoktur.” Yani insan zaten Allah’ın varlığının içinde.
Bektaşi babası diyor ki: “Ey Allah’ım! Her şeyi yaparsın ama beni mülkünün dışına atamazsın.” Yani, ey insan bu âlemde her şey senin zuhurun. (Sen kendini âlemi asgar sanma sen âlemi ekbersin.- Hz Ali as)
Peki, insanda biz varız ve Allah cc var şeklinde düşünce oluşması neden?
Cevap: ZANLARIMIZ
Veliyullah buyuruyor ki: Efendimiz sav miracını yaptı, Rabb’iyle görüştü bizlere sizde yapın buyurdu.
Peki, biz bu âlemde zaten Allah’ın varlığı içinde (bütünde) isek miracı yapacak olan neyimiz?
Cevap: zanlarımız. (zanlardan kurtulma)
Zanlardan kurtulunca Rabb’imiz ortaya çıkıyor. (Ana karakterimiz – Fıtratımız) Aynı Mustafa Kemal Atatürk’ün buyurması gibi “Benim karakterim özgürlüktür.” – Fıtratı Özgürlük!
Ey Talip! İnsanlar maneviyata niyet ederler ve eylemlerini bu niyet üzerinden gerçekleştirirler. İradelerini bu yola koyarlarsa gayelerine doğru kendilerini inşa ederler ve gelecekte bulacakları kendileridir. Gidip başka birini bulmayacak arınarak fıtratındaki kemalini bulacak.
Onun için tevhidde denilir ki: “Allah’ın işine karışma ama Allah’a karış.”
Fıtratına hizmet et. “İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır. (Hadis-i Şerif)”
Bunun yolu da önce MEVEDDET.
MUHABBETLE.