“Vakit ilkbahar olduğu için çiçekler yeni açmıştı. Abdest alıp namaz kıldıktan bir süre sonra Hüseyin Hamevî talebelerine; ‘Biraz menekşe toplayıp getirin.’ buyurdu. Talebelerin her biri bir tarafa dağıldı. Demet demet menekşe toplayıp hocalarına getirdiler. Eşrefoğlu ise hocasının huzuruna elindeki bir menekşe ile vardı. Hüseyin Hamevî; ‘Rûmî, misafir olduğun için menekşenin yerini bulamadın heralde.’ deyince, o; ‘Sultanım hangi menekşeyi koparmak istedimse; ‘Allah rızası için ben koparma, zikir ve ibadetimden ayırma.’ diye söyledi. ‘Ben de dolaştım. Bir yerde ibadeti bitmiş bir menekşe gördüm. Onu koparıp getirdim.’ dedi.”
Yüce Allah’ın kudreti her şeye kadirdir.
O ki istediğine uzağı yakın eyler.
O ki istediğine gaybın anahtarlarını lütfeder.
Ucu bucağı olmayan, umman olan bilgisinden bahşeder.
Yaklaşana dillenir esrar,
Cânnisâra sis perdesini kalkar…
Kim ki Dost yolunda terk-i cân ider
Dost ana dîdârını ihsân ider
Kim bu fânî dünyayı terk eylese
Dost ebed mülke anı sultan ider
Dost için nefse murad vermeyene
Dost sekiz uçmağını erzân ider
Dost elinden cam-ı aşkı nûş iden
Sırr-ı mâşûku nite pinhân ider
Akıbet Mansurleyin esrük delü
Ol “En-el Hak” dârını seyrân ider
Can verenler kan bahâ dîdâr alur
Sanma bu pazarı her bîcân ider
Eşrefoğlu Rûmî can terk ideli
Her nefes Dost iline cevlân ider