Son günlerde sosyal mecralarda çok karşılaştığım insanların duvarlarında paylaştığı bir soru;
“Biz nasıl bu hâle geldik”
Doğru!
Tefekküre değer bir soru!
Biz nasıl bu hâle geldik?
Akrabalardan gelen düğün davetiyeleri, doğum günü kutlamaları, tatil-eğlence fotoğrafları…
Bunları göz ardı ede ede geldik.
Herkes düğün yapıyor, bizde yapsak olur!
Herkes doğum günü kutluyor, biz de kutlayalım!
Herkes tatile gidiyor, bizde gidelim!
Diye diye bu günlere geldik.
“Anam, babam sana feda olsun” dan
“Eş, dost, akraba ne der” günlerine geldik.
Toplum olarak değerlerimizi unuttuk.
Kerbela’yı unuttuk.
Hazreti Hüseyin ihanete uğradını unuttuk.
Susuz bırakıldığını unuttuk.
19 yaşındaki Aliyyü’l Ekber, Kufeliler tarafından mızrak ve kılıç darbeleriyle şehit edildiğini unuttuk.
Hazreti Hüseyin’in diğer çocukları Cafer ve Abdullah’ı da şehit ederken, ölen ehlibeyt mensuplarının başlarını kesmek için adeta birbirleriyle yarıştığını unuttuk.
Kahramanca savaşan ve karşısına çıkan herkesi mağlup eden Hazreti Hüseyin ile teke tek mücadele etme cesaretine sahip olamayan Kufe’lilerin, hep birlikte onun üzerine saldırdığını unuttuk.
Aldığı ok ve mızrak darbeleriyle atından yere düşen Hazreti Hüseyin’in başı kesilerek, bedeni atların ayakları altında ezildiğini unuttuk.
Bunları yaşıyanın İslam peygamberi Muhammed’in torunu, dördüncü halife ve birinci imam Ali ile Muhammed’in kızı Fatıma’nın oğlu Hz. Hüseyin olduğunu unuttuk.
Bize bırakılan Ehli-beyt sevgisini-muhabbetini unuttuk.
Ülkenin dört bir tarafından gelen haberlerde yangınlar, seller, depremler olduğunu duyar olduk. Bir tefekkür edelim içimizde!
Ne varsa âlemde, o var Adem’de…
Küçük bir kainat iken insanoğlu, ruhunun Hz. Hüseyin Şehadetinin ardından gitmek isterken, nefsin yezidin peşinde perişan edileceğini düşünelim.
Nasıl ki bir yakınımız vefat ettiğinde acı çekiyor, matem tutuyorsak, “Kişi sevdiğiyle beraberdir”
hitabını duyabilmek için Hz. Peygamber (asv) Veda Hutbesi’nde, “Size iki şey bırakıyorum, birisi Allah’ın kitabı diğeri ehl-i beytimdir.” sözüne riayet etmeliyiz, matemini matem bildik mi bir düşünelim!
“Gerçek şu ki, Biz (akıl ve irade) emaneti(ni) göklere, yere ve dağlara sunmuştuk, ama (sorumluluğundan) korktukları için onu yüklenmeyi reddettiler. O (emaneti) insan üstlendi, zaten o, daima haksızlığa ve akılsızlığa son derece meyyaldir.” Ahzab, 33/72
Aşk’ol’sun 🔥